Kız Kulesi Masalları - Sihirli Bulgur Pilavı - Seray Gözler

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde uzak diyarlardan birinde ülkesinin topraklarının başı var sonu yok bir Hakan yaşarmış. Bu Hakan'ın sevimli mi sevimli iki oğlu varmış. Çekik kara gözleri, çilli yanaklarıyla bu iki oğul, Hakan'ın göz aydınlığı, yaşama sevinciymiş. Hakan'ın huzuru ve mutluluğu için gecesini gündüzüne katıp çalışan Hakan, işlerinden kalan zamanını oğullarıyla geçirirmiş. Birlikte at biner, sohbet eder, atalarından öğrendiği hikayeleri, masalları onlara anlatırmış. Canları ne isterse o dakika önlerine serdirirmiş. Kısacası dünya bir tarafa oğulları bir tarafaymış. Yıllar geçmiş, çocuklar büyüyüp serpilmiş. 

Genç birer delikanlı olmuşlar. Bir elleri yağ da bir elleri bağ da mutlu mesut yaşayıp giderlerken zamanla gençlere bir hal gelmiş. Günden güne iştahsızlaşmaya başlamışlar. Elleri kaşık tutmaz, kursaklarından yemen geçmezmiş. Canları hiçbir aş çekmez olmuş. Yüzleri sararmaya, gözlerinin feri sönmeye başlamış. Hakan, ülkesinde ne kadar hekim varsa çağırtmış. Her biri sabah akşam çocukları muayene etmiş. Bin bir şifalı ottan ilaçlar kaynatılmış, dağların tepelerindeki el değmemiş kovanlardan ballar getirtilmiş, iştah açıcı şuruplar yapılmış. Ama hiçbiri çocukların dertlerine derman olmamış. Hakan, oğullarının bu hallerini gördükçe üzüntüsünden ne uyuyabiliyor ne de doğru düzgün bir şeyler yiyebiliyormuş. Acaba çocuklar eski sağlıklarına kavuşabilecekler mi? Masalın devamında olanları merak ediyorsanız videoyu izlemeye devam edebilirsiniz.